Çok kıskandım
08.04.2021
O kadar aşık oldum ki yazılanlara, neresini alayım, neresinden tutayım derken (yazana da helal olsun ama) hakkında yazılan kişi tarafından tamamını okumanızı hak eden bir blog’u kesmeden biçmeden sizinle paylaşmak istedim.
“Almanlar yönetici olarak onu seçti, ve o, 80 milyon Alman’ı 18 yıl boyunca yetkinlik, beceri, adanmışlık ve samimiyetle yönetti.
Ülkesinde yetki sahibi olduğu bu 18 yıl boyunca, bir defa bile hak ihlali yaptığı görülmedi. Hiçbir akrabasını bakan olarak atamadı. Ülkesinin medarı iftiharı olduğunu iddia etmedi. Zaferlerin yaratıcısı olduğunu da iddia etmedi. Milyonlar kazanmadı, kimse onun için ‘Çok yaşa’ diye tezahürat etmedi, imtiyaz veya teminat almadı, selefleriyle savaşmadı ve vatandaşlarının döktüğü kanı yok saymadı. Saçma sapan konuşmalar yapmadı. Fotoğrafı çekilsin diye Berlin’in ara sokaklarında dolanmadı.
İşte o, ‘Dünyanın Leydisi’ olarak adlandırılan ve 6 milyon erkeğe eşdeğer olarak tanımlanan kadın (Angela Merkel).
Merkel dün parti liderliğini bıraktı ve görevi kendisinden sonra gelenlere devretti. Almanya ve Alman halkı, hiç olmadığı kadar iyi durumda.
Almanlar, tarihlerinde eşi benzeri görülmemiş bir tepki verdi. Tüm halk balkonlara çıktı ve onu altı dakika boyunca aralıksız alkışladı, üstelik hiçbir popüler şair, pislik, küstah, şakşakçı ve ikbal düşkünü yokken.
Tüm Almanya, ne moda ne de sahne ışıklarından etkilenen, emlak, araba, yat ya da özel uçak satın alma merakı olmayan, eski Doğu Almanyalı bir kimya fizikçisi olan liderine veda ederken, adeta tek bir vücut oldu.
Görevinden, Almanya zirvedeyken ayrıldı. Gitti ve giderken akrabalarına bırakmadı. 18 yıl ve eski kıyafetlerini değiştirmedi.
Tanrı bu sessiz lideri korusun.
Tanrı Almanya’nın büyüklüğünü korusun.
Bir basın toplantısında bir gazeteci Merkel’e sorar: Üzerinizdeki takımı daha önce de giymiştiniz, başka yok mu acaba?
Merkel cevaplar: Ben bir devlet çalışanıyım, manken değilim.
Yine bir basın toplantısında ona sorarlar: Evinizi temizleyen, yemek hazırlayan hizmetçileriniz var mı?
Cevap: Hayır, yardımcım yok, ihtiyacım da yok. Eşim ve ben ev işlerini kendimiz yapıyoruz.
Başka bir gazeteci sorar: Çamaşırları kim yıkıyor, eşiniz mi siz mi?
Merkel cevap verir: Giysileri ben ayırıyorum, çamaşır makinesini eşim çalıştırıyor, genellikle geceleri çalıştırıyor çünkü elektrik müsait; o saatlerde çok kullanan olmuyor, ama en önemlisi komşuların rahatsız olmaması, çünkü komşularla aramızdaki duvar kalın değil.
Ve ekler: Bana hükümetteki çalışmalarımızı, başarı ve başarısızlıklarımızı sormanızı bekliyordum.
Merkel diğer vatandaşlar gibi normal bir apartman dairesinde yaşıyor. Almanya’nın başbakanı seçilmeden önce de yaşadığı bu apartman dairesinden ayrılmamış; villası, hizmetçisi, yüzme havuzu ve bahçesi bulunmuyor.
Karşınızdaki, Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’nın başbakanı Merkel!”
İnsanları sahip olduklarıyla değil, başardıklarıyla kıskanırım ben.
Çok az insanı kıskandım hayatımda.
Bir tek Atatürk’ü ve yaptıklarını kıskanamadım, çünkü o bir imkansızı başarmış bence.
Ama Merkel bir imkanlıyı başarmış, aslında çok basitmiş yapması gereken ve o da onu yapmış.
Merkel’i çok kıskandım.